Menenjit, Beyin Absesi Nedir – Otit Komplikasyonları Nasıl Oluşur
Menenjit ve beyin absesi, beyin zarlarının ve beyin dokusunun patolojileridir: Menenjit beyin zarlarının enfeksiyöz iltihabıdır, beyin absesi ise beyin dokusunda lokal enfeksiyöz iltihabı takiben abse gelişmesi durumudur. Bu enfeksiyonlar çeşitli nedenlerle oluşabilir. Ancak menenjit ve beyin absesinin oluşum nedenlerinin başında orta kulak iltihapları gelir. Otitler, menenjit ve beyin absesinin yanısıra, baş-boyun bölgesinde daha pekçok komplikasyona yol açarlar.
Orta kulak iltihabı komplikasyonları, gerek akut gerek müzmin otitlerde, temporal kemik içindeki farklı dokuları, komşu alanlardaki yumuşak dokuları ve kafa içindeki beyin ilintili dokuları tutar. Temporal kemik içinde gelişen komplikasyonlar; mastoidit, petrozit, yüz felci, labirentit ve labirent fistülüdür. Komşu yumuşak dokularda gelişen komplikasyonlar; mastoid subperiostal absesi, zigoma kökü absesi ve boyun absesidir. Kafa içinde gelişen komplikasyonlar; menenjit, epidural abse, subdural abse, beyin absesi, sinüs trombozu ve hidrosefalusdur. Bu komplikasyonlar fonksiyonel ve hayati riskler taşır.
Orta kulak iltihabı komplikasyonları oluşumu, gerek akut gerek müzmin otitlerde; kemik duvarlardaki harabiyetle direk yayılarak, doğal hücreleri-boşlukları-kanalcıkları takip ederek, membranlardan sızarak veya minik toplardamarlarda trombüs-tromboemboli yaparak gerçekleşir.
Orta kulak iltihabı komplikasyonları temel özellikleri, şu şekilde özetlenebilir: Akut otitlerde en sık temporal kemik içi komplikasyonlar görülür, yani akut mastoidit, petrozit, labirentit ve yüz felci. Ayrıca akut otitlerin en sık komplikasyonu olan mastoiditleri takiben yumuşak doku abseleri de gelişebilir. Akut otitlerde tüm intrakranyal komplikasyonlar seyrek de olsa oluşabilir, ancak en sık görülen kafaiçi komplikasyon menenjittir. Müzmin otitlerde ise temporal kemik içi, komşu yumuşak doku ve kafa içi her tür komplikasyon gelişebilir. Müzmin otit komplikasyonları genelde kolesteatomlu müzmin otitlerde, özellikle de bunların süpürasyonla seyreden formlarında, görülür.
Orta kulak iltihabı komplikasyonlarında mastoid, özel bir öneme sahiptir. Gerek akut gerek müzmin otitlerin kafa içi ve yumuşak doku komplikasyonları, genelde mastoiditi takiben oluşur. Mastoidit patolojisi akut otitlerde; akut mastoidit, koalesent mastoidit veya iltihabi reaksiyonla attik-aditus tıkanması sonucu gelişen maskeli mastoidit formunda olabilir. Bu tablolar süpürasyonla seyrederler. Müzmin otitlerde ise, özellikle kolesteatomlu tipte görülmek kaydıyla; müzmin süpüratif otitis medyaya eşlik eden müzmin süpüratif mastoidit veya kolesteatom granülasyon gibi dokularla attik-aditus tıkanması sonucu gelişen süpürasyonla seyreden müzmin sinsi mastoidit formunda olabilir. Doğaldır ki, bu müzmin tablolar da, ayrıca, akut veya koalesent mastoidite dönebilir.
Orta kulak iltihabı komplikasyonları etkeni bakteriler, genelde asli-primer hastalığı oluşturan bakterilerdir: Akut otit komplikasyonlarında tıpkı primer hastalıktaki gibi üst solunum yolu patojenleri denilen 3 mikroorganizma, yani streptococcus pneumoniae, haemophilus influenzae ve moraxella catarrhalis bakterileri özellikle rol oynar. Müzmin otit komplikasyonlarında ise tıpkı primer hastalıktaki gibi staphylococcus aerous, pseudomonas aeruginosa gibi aerob ve bacteroides gibi anaerob bakteriler özellikle rol oynar. Ayrıca gerek akut gerek müzmin otitlerde kafa içinde abse ve trombüs gelişiminde çeşitli anaerob bakteriler tabloya eşlik eder.
Komplikasyonların geliştiği önemli yapıların anatomileri, şu şekilde özetlenebilir: Kulak yapılarını barındıran temporal kemik; timpanik, mastoid, petroz, zigomatik ve skuamöz kısımlardan meydana gelir. Mastoid; arkada yüzeyde yerleşmiş, havalı hücrelerden oluşan kulak arkası kemiğidir. Petroz; önde derinde yerleşmiş, katı doku veya havalı hücrelerden oluşan kulak uç kemiğidir. Zigoma kökü; yukarıda yüzeyel yerleşmiş, havalı alanlar içeren elmacık kökü kemiğidir. Diğer taraftan labirent yani iç kulak, temporal kemiğin derininde petrozda orta kulağa bitişik olarak yerleşmiştir. Labirent; önde koklea yani salyangoz, ortada vestibül yani mağara, arkada üç semisirküler kanal yani yarımdaire kanalları, yapılarından oluşur. Fasyal sinir denilen yüz siniri ise, vücudun en uzun kemik sinir kanalının içinde bulunur ve temporal kemiği yukarıdan aşağı boylu boyunca kateder. Fasyal sinir, yüzün tüm mimik hareketlerini gerçekleştiren sinirdir. Temporal kemik yukarıda beyin zarları aracılığıyla beynin temporal lop denilen bölümü ile, arkada ise yine beyin zarları aracılığıyla beyincik ile komşuluk gösterir. Bu arka bölümde ayrıca sigmoid sinusla, yani beyin zarları arasında bulunan kıvrımlı büyük venöz kanalla da komşudur. Beyin zarları ise tüm beyin dokusunu sarar ve dıştan içe doğru dura-pia-araknoid denilen 3 katmandan oluşur.
|
Orta Kulak İltihabı Komplikasyonları Nelerdir
Mastoidit, mastoid denilen kulak arkası kemiğinin klinik olarak anlamlı iltihabıdır. Komplikasyon olarak kabul edilen mastoidit formları ise akut mastoidit ve koalasent mastoidittir. Her iki mastoidit formu, akut veya müzmin otit sırasında gelişebilir. Koalesent/birleşen mastoidit, akut mastoiditin kemik erimesi gelişmiş, dolayısıyla mastoid içindeki hücrelerin birleşip büyük bir kavite oluşturmuş halidir. Sebat eden aşırı cerahatli iltihap, bunun sonucu asidite ve osteoklastik aktivite artışı, nihayet dekalsifikasyon oluşması bu erimenin nedenidir. Akut mastoidit ve koalasent mastoidit, mastoidal bölgede ağrı-kızarıklık-ısı artışı-şişlik gibi iltihabın kardinal belirti-bulguları ile seyreder. Genelde pürülan akıntı vardır, ancak attik-aditus bölgesinde mastoid giriş-çıkışının tıkanmasıyla akıntısız maskeli seyir de olabilir ki, bu duruma maskeli mastoidit denir. Çocuklarda ayrıca ateş, genel durum bozukluğu ile iltihabi aşırı ödem sonucu kulağın öne itilmesi bulguları oluşur. Akut otit komplikasyonu akut ve koalesent mastoiditin tedavisi; yoğun antibiyotik, zar intaksa miringotomi yani zarın çizilmesi ve yakın takiptir. Tedaviye direnç veya ikinci bir komplikasyon ilavesi oluşursa, süratle mastoidektomi uygulanır, takiben antibiyotik tedavisine uzun süre devam edilir. Müzmin otit sırasında akut veya koalesent mastoidit komplikasyonu gelişmesi söz konusu ise, zaten müzmin otit cerrahi müdahale gerektireceği için, timpanomastoid cerrahi ötelenmeksizin uygulanır ve kolesteatom-granülasyon dokuları ile diğer iltihabi lezyonlar temizlenir. Neticede akut ve koalesent mastoiditler, konzervatif tedavi ve ihtiyaç halinde cerrahi tedavi ile, istisnai durumlar dışında, tamamen iyileşir.
Petrozit, yani akut petrozit; petroz denilen kulak ucu kemiğinin semptomlarla seyreden iltihabıdır. Temporal kemik bölümlerinin devamlılık göstermesi nedeniyle, mastoidit sırasında bazen petrozit de gelişir. Petrozit, tıpkı mastoidit gibi hem akut hem müzmin otit komplikasyonu olarak oluşabilir. Petrozitlerin mastoiditlerden çok daha az görülmesinin nedeni, petrozun her zaman havalı hücre içermeyip çoğu zaman katı kemik yapıdan oluşmasıdır. Burda da koalesent petrozit, yani kemik erimesi ve kavite gelişimi oluşabilir. Akut ve koalasent petrozitin en sık oluşturduğu belirti, bitişiğindeki dural ve trigeminal irritasyona bağlı olarak göz arkasında derinde hissedilen ağrıdır. Ayrıca nadiren, komşu abdusens siniri tutulumuna bağlı gözde dışa bakışta şaşılık veya komşu sempatik sinirlerin tutulumuna bağlı göz kapağı düşüklüğü oluşabilir. Akut veya müzmin otit sırasında gelişen petrozitin tedavisi; yoğun antibiyotik, zar intaksa miringotomi, mastoidektomi ve subkoklear veya alternatif yollarla petroz drenajıdır. Nöropati varsa kortizol tedavisi bunlara ilave edilir. Enerjik tıbbi-cerrahi tedavi, hayati veya fonksiyonel komplikasyonların gelişimini ve kalıcılığını önlemeyi amaçlar.
Yüz felci, temporal kemik içinde vücudun en uzun sinir kanalında seyreden, hekimlerin fasyal sinir olarak adlandırdıkları yüz sinirinin patolojisi sonucu oluşur. Yüz felci hem akut hem müzmin otit komplikasyonu olarak oluşabilir. Akut otitte patolojinin doğal açıklık ve kanalcıklar yoluyla gelişen, enfeksiyona bağlı nörotoksik veya iltihabi etki olduğu düşünülmektedir. Müzmin otitte ise istisnaları dışında, kolesteatomun sinir üzerine direk etkisi tedrici olarak, ya da enfeksiyonun katkısı ani olarak bu patolojiye yol açmaktadır. Bu periferik tipte yüz felcinde; felç olan tarafta göz kapağı kapanamaz, kaş kalkmaz, yüz ise felçli tarafın zaafiyeti nedeniyle karşı tarafa doğru çeker. Akut otite bağlı yüz felcinde tedavi; yoğun antibiyotik, zar intaksa miringotomi ve yakın takiptir. Müzmin otite bağlı yüz felcinde ise tedavi; timpanomastoid cerrahi, kolesteatomun temizlenmesi ve yüz sinirinin ihtiyaç olan kısımlarına dekompresyon uygulanması, yani sinirin kanalının açılarak sinirin rahatlatılması, girişimleridir. Her iki durumda da tedaviye kortizol ilave edilmesi gerekebilir. Akut otite bağlı yüz felci, uygulanan tıbbi tedaviye genelde çok iyi yanıt verir ve vakaların büyük bölümü tamamen düzelir. Halbuki müzmin otitlerde iyileşme sonuçları; cerrahi sırasındaki yüz felcinin derecesi, yüz felcinin süresi ve kolesteatom-granülasyon invazivliği ile ilintili olmak üzere, daha az başarılıdır.
Labirentit, yani akut labirentit, hekimlerin labirent olarak adlandırdıkları iç kulağın iltihabıdır. Labirentit tablosu; çoğunlukla akut otit, nadiren müzmin otit, bazense menenjit sırasında gelişir. Labirentitin 2 formu vardır: Seröz labirentit ve süpüratif labirentit. Seröz labirentit bakteriyel toksinlerin ve iltihabi medyatörlerin iç kulağa emilmesiyle gelişir; oluşan reaksiyon seröz özelliktedir. Süpüratif labirentit, bakterilerin kendilerinin iç kulağa yerleşmesiyle gelişir; oluşan reaksiyon cerahatli özelliktedir. Her iki formda da potansiyel giriş yolları; sağlam yuvarlak pencere membranı yani orta kulakla iç kulağı ayıran zarcık, akuaduktus koklea yani beynin iç kulakla bağlantı kanalcığı ve diğer doğal aralıklardır. Seröz labirentitte baş dönmesi-dengesizlik-bulantı-kusma ve sınırlı işitme kaybı, süpüratif labirentitte ise baş dönmesi-dengesizlik-bulantı-kusma ve ileri işitme kaybı oluşur. Süpüratif labirentit ayrıca, menenjit veya kafaiçi absesi ikincil komplikasyonlarına yol açabilir. Akut otit, müzmin otit veya menenjit sırasında gelişen seröz ve süpüratif labirentit formlarının tedavisi; yoğun antibiyotik, zar intaksa miringotomi, tedaviye direnç veya kötüleşme varsa süratle mastoidektomi yapılması ve mecbur kalınırsa kafaiçi komplikasyonlarını kontrol altına almak için labirent drenajı uygulanmasıdır. Kortizol ise labirentteki iltihabın baskılanması, ama daha önemlisi labirentitis ossifikansın, yani işitmenin tamamen kaybedildiği kemikleşme ile seyreden labirentit formunun gelişiminin önlenmesi için tedaviye ilave edilir. Seröz labirentit sonucu gelişen işitme kayıplarının durma ve gerileme ihtimali vardır. Halbuki süpüratif labirentit sonucu gelişen ileri işitme kayıpları, istisnaları dışında, dönüşsüzdür. Baş dönmesi-dengesizlik şikayetleri ise, her 2 formda da, haftalar-aylar içinde düzelir.
Labirent fistülü, labirent denilen iç kulağın dış duvarında delik oluşması ve orta kulak-mastoid birleşik sistemi ile irtibat haline gelmesi durumudur. Labirent fistülü, kolesteatomlu müzmin otitlerin komplikasyonudur. Patoloji, kolesteatomun direk harabiyet yaratmasıyla oluşur. Fistül en sık horizontal semisirküler kanalı, yani yatay dış yarım daire kanalını tutar. Ancak üst ve arka yarım daire kanallarını ve salyangozu da tutabilir. Oluşan şikayetler, ara ara oluşan ve basınç değişikliği-yüksek ses-soğuk hava gibi uyaranlarla tetiklenen baş dönmesi ve dengesizliktir. Labirent fistülünde tedavi; timpanomastoid cerrahi ile kolesteatomun temizlenmesi, membranöz labirentin korunması ve takiben kemik labirentteki fistülün fasya-kemik macunu-kıkırdak gibi materyallerle kapatılmasıdır. Labirent fistülü tedavisi, baş dönmesini ve iç kulak tipi işitme kaybını durdurmayı amaçlar ve sıklıkla bu hedefe erişilir. Ancak bu girişim, iç kulağa iltihaplı bir ortamda hassas müdahale gerektirdiğinden, işitme kaybının artışı riskini de içerir.
Yumuşak doku absesi, akut veya koalesent mastoidit sırasında enfeksiyonun subperiostal alana yayılmasıyla abse oluşturması durumudur. Yumuşak doku absesi çoğunlukla akut otit nadiren ise müzmin otit sırasında, mastoiditi takiben, oluşur. Yayılım, mastoidin kemik duvarlarındaki harabiyetle direk olarak veya minik toplardamarlar vasıtasıyla tromboemboli atarak oluşur. Komşu yumuşak dokularda oluşan bu abseler 3 ana lokalizasyonda yerleşir; bunlar kulak arkası absesi, elmacık kemik kökü absesi ve boyun absesidir. En sık görülen kulak arkası, yani mastoid subperiostal absesinde; kulak arkasında ileri şişlik, parmak basmakla çökme, kulağın tamamen öne dönmesi, hatta bazen cildin delinerek cerahatin dışarı akması oluşur. Elmacık kemik kökü, yani zigoma kökü absesinde; kulağın üst ve önünde benzer özellikte şişlik ve çene açma hareketinde zorluk olur. Boyun absesinde, ki bu durum ilk tanımlayana atfen Bezold absesi olarak adlandırılır; boyun kası boyunca şişlik ve hassasiyet saptanır. Akut otit veya müzmin otit sırasında, mastoiditle beraber seyreden her 3 absenin de tedavisi; yoğun antibiyotik, zar intaksa miringotomi, süratle mastoidektomi ve abse drenajı uygulanmasıdır. Başka komplikasyonlar yoksa, bu enerjik tıbbi-cerrahi tedavi kombinasyonu, istisnai durumlar dışında, dramatik iyileşme sağlar.
Menenjit, beyin zarlarının akut iltihabıdır. Kulak orijinli menenjit, çoğunlukla akut otit bazense müzmin otit komplikasyonu olarak gelişir. Menenjit, akut otitin en sık görülen kafa içi komplikasyonudur. Bakteriler orta kulak ve mastoidden beyin zarlarına; kemik hasarlarını, labirent-akuaduktus koklea yolunu veya venöz yolları izleyerek ulaşır. Bu tip menenjitler, salgınlarda oluşan menenjitlerin aksine meningokoklarla değil, akut otitin etkeni olan streptococcus pneumoniae ve haemophilus influenzae ile oluşur. Giderek sıklığı artan streptokok menenjitinin hayatı tehdit etme ve ossifikan labirentit oluşturarak işitme kaybı yapma riski yüksektir. Menenjit; başağrısı, ateş, ense sertliği, şuur bulanıklığı gibi belirtilerle seyreder. Bakteriyel menenjit, beyin-omurilik sıvısı tetkikinde basınç-lökosit-nötrofil-protein artışı, buna karşılık şeker azalması karakteristik bulgularını gösterir. Menenjit tedavisi; seftriakson, sefotaksim gibi iltihap sırasında kan beyin bariyerini aşabilen, etken bakterilere etkili antibiyotiklerin süratle başlanmasını gerektirir. Ayrıca zar intaksa miringotomi uygulanır. Yine işitme kaybı riskini asgariye indirmek için yüksek doz kortizol, genelde deksametazon, başlanılır. Akut otitlere bağlı menenjitler ve eşlik eden otitler bu şekilde konzervatif olarak tedavi edilir, ancak başka komplikasyonlar geliştiği takdirde enfeksiyon kaynağına yönelik müdahaleye, yani mastoidektomiye ihtiyaç olabilir. Müzmin otitlere bağlı menenjitlerde ise, konzervatif tedavi dışında, hastanın genel durumu izin verdiği zaman, enfeksiyon kaynağını ve primer hastalığı tedavi etmek amacıyla timpanomastoid cerrahi uygulanır. Kulak kaynaklı menenjitlerin büyük bölümü enerjik tedavi ile iyileşse de, hastalığın hayatı ve işitmeyi tehdit riskleri devam etmektedir.
Epidural abse, kafa kemikleri ile beynin dış zar tabakasını oluşturan dura arasında abse oluşması durumudur. Epidural absenin klasik gelişimi; akut veya müzmin mastoiditi takiben, enfeksiyonun kemik harabiyetiyle komşu dokuya direk yayılması şeklindedir. Hem akut hem müzmin otit komplikasyonu olarak oluşabilir. Epidural abse iki lokalizasyonda gelişebilir; yukarıda orta kafa çukurunda temporal lop bitişiğinde veya geride arka kafa çukurunda beyincik bitişiğinde oluşabilir. Epidural absenin belirti bulguları müphemdir; hafif ateş, hafif başağrısı dışında önemli bir şikayet olmaz. Hatta bazıları sessiz seyreder. Gerek akut gerek müzmin otit komplikasyonu olarak oluşan epidural absenin tedavisi; enfeksiyon kaynağına yönelik müdahale, yani mastoidektomi ve aynı yoldan, yani mastoid üzerinden absenin drenajıdır. Zar intaksa miringotomi de yapılır. Tedavi, yoğun antibiyotik verilmesi ile desteklenir. Eğer başka komplikasyonlar yoksa cerrahi tedavi, istisnai durumlar dışında, dramatik iyileşme sağlar.
Subdural abse, veya daha kati tanımlamayla subdural ampiyem, beynin dış zar tabakasını oluşturan dura ile iç zar tabakasını oluşturan araknoid arasında abse oluşması durumudur. Subdural absenin klasik gelişimi, akut veya müzmin mastoiditi takiben, enfeksiyonun subdural alana erişmesi şeklindedir. Nadir bir komplikasyondur ve hem akut hem müzmin otit komplikasyonu olarak oluşabilir. Subdural abse, ani başlayan ağır bir klinikle kendini gösterir; baş ağrısı, ateş, şuur bozukluğu, bulantı-kusma meydana gelir. Tablo süratle gelişir, felç ve başka nörolojik belirtiler oluşur, komaya doğru ilerler. Gerek akut gerek müzmin otit komplikasyonu olarak oluşan subdural absenin tedavisi; absenin süratle nöroşirurjikal drenajı, beynin dekompresyonu ve eş zamanlı enfeksiyon kaynağına yönelik müdahale, yani mastoidektomi ve zar intaksa miringotomi yapılmasıdır. Tedavi, yoğun antibiyotik verilmesi ile desteklenir. Subdural abse acil cerrahi müdahale gerektirir. Ancak her tür enerjik müdahaleye karşın, yüksek oranlı hayati risk ve yüksek oranlı nörolojik sakatlık riski içerir.
Beyin absesi, beyin dokusunda lokal iltihap ve takiben abse gelişmesi durumudur. Beyin absesi genelde, akut veya müzmin mastoiditi takiben, retrograd tromboflebit yoluyla oluşur. Hem akut hem müzmin otit komplikasyonu olarak meydana gelebilir. Beyin absesi iki lokalizasyonda gelişebilir; yukarıda orta kafa çukurunda temporal lop absesi ve geride arka kafa çukurunda beyincik absesi oluşabilir. Her tür beyin absesi önce lokal serebrit şeklinde başlar ve baş ağrısı, oynayan ateş, genel durum bozukluğu gelişir. Takibeden günlerde vücut lokal serebriti sınırlamayı başarır ve aldatıcı bir iyilik hali oluşur. Nihayet kapsüllü cerahat içeren olgun bir abse meydana gelir, kitle etkisiyle kafa içi basıncı artar ve tablo süratle ağırlaşarak başağrısı-ateş-genel durum bozukluğuna çeşitli nörolojik belirtiler ilave olur. Özellikle serebellar absede basınç artışı ile beyin sapında tıkanma ve herniasyona bağlı hayati risk söz konusudur. Akut veya müzmin otit komplikasyonu olarak oluşan temporal lop ve serebellum absesinde tedavi; kan beyin bariyerini aşabilen, aerob ve anaerob bakterilere etkili antibiyotiklerin gecikmeksizin başlanması ve ihtiyaç halinde absenin kranyumdan delik açarak nöroşirurjikal yolla süratle drenajı, yani abse dekompresyonudur. Absenin açık cerrahi ile rezeksiyonu nadiren gerekli olur. Ayrıca hastanın genel durumu izin verince enfeksiyon kaynağına yönelik müdahale, yani mastoidektomi ve zar intaksa miringotomi uygulanır. Beyin absesi, enerjik tıbbi-cerrahi müdahale yapılsa bile, önemli hayati risk içerir.
Sinüs trombozu, mastoide komşu dura yaprakları arasında bulunan ve beynin venöz kanını nakleden sinüs sisteminde, enfeksiyöz trombüs oluşması durumudur. Sinüs trombozu genelde, akut veya müzmin mastoiditi takiben, direk harabiyetle veya mastoid emissari venleri vasıtasıyla oluşur. Hem akut hem müzmin otit komplikasyonu olarak oluşabilir. Otitlerin ikinci sıklıkta görülen kafaiçi komplikasyonudur. Trombüs, sigmoid sinüsden yukarıya transvers sinusa veya aşağıya internal juguler vene uzanabilir. Sinüs trombozunda oluşan belirtiler; başağrısı, kulak ağrısı, kulak arkası ağrısı, bacaklı septisemi ateşi, genel durum bozukluğu ve şuur değişiklikleridir. Mastoid üzerinde iltihabi bulgular ve boyunda hasasiyet saptanır. Hastalık ilerlerse veya başka komplikasyonlar ilave olursa, değişik nörolojik ve genel belirti-bulgular tabloya ilave olur. Sinüs trombozunda tedavi; yoğun antibiyotik, zar intaksa miringotomi, süratle mastoidektomi uygulanması ve mastoid yoluyla sinüs üzerindeki granülasyonların temizlenmesidir. Vaka bazında kararlarla; trombüs çıkarılması, sinüs bağlanması, sinüs çıkarılması girişimleri uygulanır. Tromboze sinüs-ven sistemine mastoidektomi dışında ilave girişim yapılmaması da bir seçenektir. Dolaşım sistemine emboli atılması söz konusu ise internal juguler ven bağlanması veya çıkarılması, ayrıca antikoagulan tedavi uygulanması, gerekebilir. Sinüs trombozu enerjik tıbbi-cerrahi müdahale yapılsa bile, hayati risk içerir.
Hidrosefalus, ya da otitik hidrosefalus, beyin-omurilik sıvısı basıncının artması ile gelişen patolojik durumdur. Genelde sinüs trombozu sonucu, beyin-omurilik sıvısı emiliminin bozulması ile oluşur. Hidrosefalusun klasik gelişimi, mastoidit-sinüs trombozu-hidrosefalus patolojik zinciri şeklindedir. Ancak her sinüs trombozu bu duruma yol açmaz. Hem akut hem müzmin otit komplikasyonu olarak oluşabilir. Hidrosefalusda en sık oluşan belirti-bulgular; başağrısı, görme bozukluğu ve kusmadır. Göz dibi muayenesinde papilla ödemi saptanması tipiktir. Ayrıca sinüs trombozunun belirti-bulguları tabloya eşlik eder. Hidrosefalus tedavisi, iki amaca yöneliktir: Bir taraftan sinüs trombozunda uygulanan tıbbi-cerrahi tedavi uygulanır. Diğer taraftan ise beyin-omurilik sıvısı basıncını düşürmek amacıyla; lomber drenaj, diüretik, kortizol uygulamaları yapılır. Sinüs trombozu ve eşlik eden hidrosefalus enerjik tıbbi-cerrahi müdahale yapılsa bile, önemli hayati risk içerir. Ayrıca hidrosefalusun kalıcı hale dönmesi ihtimali de vardır.
|