|
Burun
SİNÜZİT
|
SİNÜZİT NEDİR – PARANAZAL SİNÜS NEDİR - BAŞ AĞRISI NEDİR
AKUT SİNÜZİT, MÜZMİN SİNÜZİT, POLİPLİ SİNÜZİT, FUNGAL SİNÜZİT NEDİR
FONKSİYONEL ENDOSKOPİK SİNÜS AMELİYATI NEDİR - FESC VE FESS NEDİR
ENDOSKOPİK SİNÜS AMELİYATI SIRASI VE SONRASI NASILDIR |
|
|
|
Müzmin sinüzit; enfeksiyonlar, allerjik reaksiyonlar, mantarlar ve anatomik bozuklukların kısır döngüsüyle oluşan, yaşamı eziyete çevirebilen, ancak tıbbi-cerrahi çözümü olan bir hastalıktır. |
|
SÖZLÜK
Sinüzit: Rinosinüzit, sinüslerin iltihabı
Paranazal sinüs: Burun yanı sinüsü, boşluğu
Nazal polip: Burun polibi, mukoza baloncuğu
Fonksiyonel endoskopik sinüs cerrahisi: “FESC”, endoskopla yapılan hassas sinüs cerrahisi
Frontosfenoetmoidektomi: Frontal, sfenoid, etmoid ve maksiller sinüslerin tümüne müdahale
|
|
|
|
Sinüzit Nedir – Paranazal Sinüs Nedir - Baş Ağrısı Nedir
Sinüzit, sinüslerin, daha kati ifadeyle paranazal sinüslerin iltihabıdır. Sinüs iltihaplarına buruniçi iltihapları da eşlik ettiğinden, rinosinüzit kavramı da aynı amaçla kullanılır. Sinüzitler akut veya müzmin gelişim gösterir ve belirti-bulgu-tedavileri farklı çeşitli hastalık tabloları oluştururlar.
Sinüs, tıp terminolojisinde kapalı boşluk anlamına gelen genel bir kavramdır. Paranazal sinüsler ise, burnu çevreleyen kafa kemikleri içinde yer alan burunla ilintili havalı boşluklardır. Bunların, kafa kemiklerinin ağırlığını azaltmak, darbelerde tampon işlevi görmek, sesin rezonansına katkıda bulunmak, havayı nemlendirmek gibi çeşitli görevleri vardır. Sağ ve solda dörder sinüs gurubu bulunur: maksiller sinüsler, frontal sinüsler, sfenoid sinüsler ve etmoid sinüsler. Yüz orta bölümünde, tüm sinüslerin en büyükleri olan maksiller sinüsler yerleşmiştir. Alın alt bölümünde, kişiden kişiye ve tarafa göre büyüklükleri çok farklılık gösteren frontal sinüsler bulunur. Burnun arkasında, kafanın tam ortasında, yine kişiden kişiye ve tarafa göre büyüklükleri değişken olan sfenoid sinüsler yer alır. Burun içinde ise, birbiriyle bağlantılı ardışık küçük hücreler dizisinden oluşan etmoid sinüsler bulunur. Etmoid sinüsler komplike yapıları ve diğer sinüslerin buruna açılan deliklerine komşu kavşak bölgede bulunmaları nedeniyle sinüzit kısır döngüsünün gelişiminde sıkça rol oynarlar.
Baş ağrısı, basit gerginlikten migrene, göz yorgunluğundan menenjite, görme bozukluğundan sinüzite kadar pek çok nedenle oluşabilen bir belirtidir. Migren, menenjit, görme bozukluğu gibi ciddi hastalıklar mutlaka alanın uzmanı hekimler tarafından tetkik-tedaviye ihtiyaç gösterirler. Diğer taraftan basit gerginlik, göz yorgunluğu gibi rahatsızlıklar ve bunların sonucunda oluşan baş ağrıları, yaşam şeklinin değiştirilmesi ile önlenebilir. Örneğin bilgisayar başında geçen sürenin azaltılması, masa başı çalışmanın aralıklı yapılması, baş boyun bölgesine gün içinde hafif masaj uygulanması, sabah akşam birkaç dakika baş-boyun ve omuz bölgesi egzersizleri yapılması gibi basit önlemler, bu tip baş ağrılarının azaltılmasında çok etkilidir. Baş ağrıları kulak burun boğaz sahasında ise, en sık sinüzitlerin seyrinde görülür. Aslında sinüzit ağrılarının doğru tanımları yüz ağrısıdır ve oluşan şikayet tipik ağrı şeklinde olabileceği gibi basınç hissi şeklinde de olabilir. Klasik baş ağrısı da yüz ağrısının yanısıra ayrıca bulunabilir. Sinüzit ağrıları yüzde göz altı, burun kenarları ve kaş üstü bölgelerinde, yani sinüslerin bulunduğu bölgelerde, oluşur. Ağrının tam lokalizasyonu ise hasta olan sinüslere göre değişir.
|
Akut Sinüzit, Müzmin Sinüzit, Polipli Sinüzit, Fungal Sinüzit Nedir
Sinüzit sınıflaması; akut, subakut, tekrarlayıcı, müzmin ve alevlenmeli müzmin form şeklinde yapılır. Ancak bu formların arasından akut sinüzit ile müzmin sinüzit, klinik önem ve keskin ayrışmaları ile öne çıkar.
Akut sinüzit, viral veya bakteriyel enfeksiyonlar sonucunda, akut gelişen ve 1 aydan kısa süren sinüzit formudur. Kavram genelde akut bakteriyel iltihapları ifade etmek için kullanılır. Akut sinüzit, klasik bir akut iltihaptır ve iltihabın standart yerel belirti-bulgularını gösterir. Akut sinüzitler sıklıkla nezle-grip gibi viral üst solunum yolu enfeksiyonlarını takiben gelişirler. Nezle-grip sırasında burun ilintili şikayetler giderek kötüleşirse, düzelmeye başlamışken tekrar kötüleşirse veya 10 günden uzun sürerse, hastalık olasılıkla, bakterilerin ilave olmasıyla akut sinüzite dönmüştür. Akut sinüzitlerin 3 ana belirti-bulgusu; yüz ağrısı, burun tıkanıklığı ve cerahatli burun akıntısıdır. Eşlik edebilecek ilave minör belirti-bulgular; ateş, baş ağrısı, koku alamama, kulak dolgunluğu, öksürüktür. Yetişkinlerde ve çocuklarda hastalık benzer şekilde seyreder, tanı ve tedavileri benzer şekilde yapılır. Akut sinüzit tedavisinin iki amacı vardır; birincisi kişinin akut hastalık sürecini rahat atlatması ve komplikasyonlara imkan verilmemesi; ikincisi sinüzitin rekürran yani tekrarlayıcı veya kronik yani müzmin hale gelmesinin önlemesidir. Hastalığın gelişiminde gerek yetişkinlerde gerek çocuklarda, üst solunum yolu patojenleri denilen 3 mikroorganizma, yani streptococcus pneumoniae-haemophilus influenzae-moraxella catarrhalis bakterileri rol oynar ve tedavide bunlara etkili geniş spektrumlu antibiyotikler 10-15 gün süre ile ağız yoluyla kullanılır. En sık kullanılan antibiyotikler amoksisilin-klavulanat kombinasyonu ve sefuroksimdir. Ayrıca birkaç gün sempatomimetik/dekonjestan burun spreyleri kullanılır. Yine sempatomimetik/dekonjestan, yani burun içinde doku büzücü etkili ve antihistaminik, yani histamin salınımına bağlı kaşıntı-aksırık ve burun içi şişliği önleyici, özellikte ilaçları tek tek veya kombine olarak içeren şuruplar ve haplar kullanılır. Akut sinüzit sırasında kulak ağrısı ve işitme kaybı belirtileri veren akut orta kulak iltihabı da gelişebilir. Ancak bu hastalık da üst solunum yolu patojenleri denilen 3 bakteri ile oluştuğundan, kullanılan antibiyotik bu bölgeye de etkili olur ve ilave önleme genellikle gerek kalmaz.
Kronik sinüzit, ya da yaygın tanımıyla müzmin sinüzit, 3 aydan uzun süren sinüzit formudur. Kronik sinüzit, akut sinüzitlerin aksine salt enfeksiyöz gelişim zinciri ile oluşmaz. Bu hastalık; viral-bakteriyel enfeksiyonlar, allerjik reksiyonlar, mantarlar, anatomik bozukluklar, mukosilyer problemler, sigara gibi dış etkenler, adenoid hipertrofisi-adenoidit gibi komşu doku hastalıkları, hatta reflüler gibi faktörlerin birden fazlasının oluşturduğu kısır döngü sonucunda meydana gelir. Müzmin sinüzit belirti-bulguları geniş bir spektruma yayılır. Müzmin sinüzitlerde burun tıkanıklığı, kıvamlı cerahatli-koyu renkli burun veya geniz akıntısı, yüz ağrısı ve koku alma bozukluğu majör yani asli şikayetleri görülür. Şikayetler dönemsel veya sürekli olabilir. Ayrıca bu majör şikayetlerin yanısıra hafif ateş, hafif baş ağrısı, kulak dolgunluğu, öksürük, ağız kokusu, diş ağrısı şeklinde minör şikayetler olabilir. Müzmin sinüzitlerde yüz ağrısı hafifdir, daha ziyade basınç hissi şeklindedir, artıp azalmalar gösterir, bazense hiç bulunmaz. Müzmin sinüzit iki ana gurupta ele alınır: Klasik polipsiz kronik sinüzit ve polipli kronik sinüzit. Polipli kronik sinüzit ise basit/eozinofilik tipte veya allerjik fungal tipte olabilir.
Klasik polipsiz kronik sinüzit, çift taraflı, mukozal kalınlaşma ve cerahatli akıntı ile karakterize, halk arasında sinüzit denince akla gelen klasik formdur. Klasik polipsiz kronik sinüzit tedavisi; aşamalı bir tedavi süreci gerektirir. İlk aşama tıbbi tedavidir. Bu klasik sinüzit vakalarında; stafilokoklar, anaeroblar ve gram negatif bakterileri özellikle kapsayan uzun süreli antibiyotik, kortizollü sprey ve burun içi temizlik tedavisi beraberce uygulanır. Antibiyotik olarak amoksisilin-klavulanatın yanısıra çeşitli alternatifler ve kombinasyonlar kullanılır. Burun içi temizliğinde serum fizyolojik/hazır steril dengeli deniz suları ya da dozajı belirlenmiş tuz-karbonat ilavesiyle hazırlanan çözeltiler kullanılır. Yanıt alınamayan veya yetersiz yanıt alınan vakalarda tedavide ikinci aşama cerrahidir. Bu vakalara endoskopik sinüs cerrahisi ile müdahale edilir.
Basit polipli kronik sinüzit, iki taraflı polipler ile karakterize, yaygın isimlendirmeyle nazal polipozis diye tanımlanan, oluşumunda eozinofillerin rol aldığı polipli sinüzit formudur. Hekimler bu sinüzit formunu eozinofilik kronik sinüzit olarak adlandırırlar. Basit polipli kronik sinüzit vakalarında da, klasik polipsiz kronik sinüzitdekilere benzer tedavi uygulanır. Ancak bunlarda polipleri küçültmek için oral kortizol veya lökoterien antagonistleri kullanımı tedavinin merkezindedir. Yine antiinflamatuar etkilerinden yararlanmak için makrolidler de kullanılabilir. Ancak antibakteriyel amaçlı klasik antibiyotik tedavisi uygulamanın basit polipli kronik sinüzitte etkisi müphemdir. Bu formda da, yanıt alınamayan veya yetersiz yanıt alınan vakalara endoskopik sinüs cerrahisi ile müdahale edilir.
Allerjik fungal kronik sinüzit, genelde tek taraflı polipler ile karakterize, mantarların ve allerjinin kısır döngü oluşturarak gelişiminde beraberce rol aldığı, giderek yaygınlaşan polipli sinüzit formudur. Allerjik fungal kronik sinüzit dışında, paranazal sinüslerde görülen başka mantar hastalıkları da vardır. Bunlardan mantar topu olarak adlandırılan tablo, mantarlarla oluşan izole basit bir hastalık şeklidir. İnvaziv mantarlı sinüzit ise bunların tamamen dışında, immun yetmezlik durumlarında görülen ağır bir tablodur, konunun dışındadır. Allerjik fungal kronik sinüzit ve mantar topu vakalarında tedavi sıralaması, basit polipli kronik sinüzittekinden farklıdır: Bunlarda tedavinin ilk basamağı endoskopik olarak mantar döküntüleri ile sekresyonların çıkarılmasıdır. Yani cerrahi tedavinin merkezindedir. Mantar topu vakalarında lezyonun endoskopik yöntemle çıkarılması, istisnaları dışında kalıcı tedavi için yeterlidir. Allerjik fungal kronik sinüzitte ise, atopinin kontrol altına alınması tedavinin asli parçasıdır. Atopinin kontrol altına alınmasında lokal-oral kortizol, lökoterien antagonistleri, antihistaminikler veya allerji aşıları uygulanır. Lokal ve genel mantar ilaçlarının bu hastalıktaki etkileri ise katileşmiş değildir.
Çocukluk çağı müzmin sinüzitleri, hastalığın oluşumu ve tedavisi açısından farklar gösterir. Çocuk müzmin sinüzitlerinde ilaç tedavisi daha ısrarlı uygulanır. Zaten çocukluk çağı kronik sinüzitlerini oluşturan bakteriler, yetişkin kronik sinüzitlerinin aksine, akut sinüzitdekilerle aynıdır ve bu bakteriler ilaç tedavisine daha kolay yanıt verirler. Ayrıca bu çağlarda reflü ve allerji daha sık ve daha önemli rol oynar. Dolayısıyla reflüye ve allerjiye yönelik tedaviler de, ihtiyaca göre sinüzit tedavisinin parçası olur. Yine bu çağdaki polipli müzmin sinüzit vakalarında kistik fibröz söz konusu olabilir. İlaç tedavisine yanıt alınamayan çocuk müzmin sinüzitlerinde, geniz eti iltihapları kaynak ve tetikleyici olduğundan, ilk girişim adenoidektomi yani geniz eti alınması olur. Buna da yanıt alınamayan istisnai durumlarda ise sınırlı olmak kaydıyla minimal endoskopik sinüs cerrahisi uygulanabilir. Genel bir kural olarak çocukluk çağında endoskopik sinüs cerrahisi, yalnız zaruri durumlarda uygulanır. Ancak bu durumda da çocuğun yüz gelişimini bozmamak için minimal cerrahi esasdır.
Sinüzit komplikasyonları; orbital komplikasyonlar, kafa içi komplikasyonlar ve frontal kemik osteomiyeliti şeklinde 3 ana başlık altında toplanır. Bu komplikasyonlar akut bakteriyel sinüzitleri takiben gelişirler, ancak müzmin sinüzitlerin akut bakteriyel alevlenmeleri sırasında da oluşabilirler. Orbital yani göz küresine ait komplikasyonlar basitten ağıra; preseptal selülit, orbital selülit, subperiostal abse, orbital abse ve nihayetinde orbital kökenli kavernöz sinüs trombozudur. Preseptal selülit; orbital septum denilen bölmenin önünde enfeksiyon-iltihap gelişimi ve buna bağlı olarak göz kapağında şişlik-kızarıklık-hasasiyet oluşumu ile karakterizedir. Orbital selülit; göz yumuşak dokularında yani orbital septumun arkasında enfeksiyon-iltihap gelişimi ve buna bağlı olarak gözde itilme, göz hareketlerinde kısıtlılık-ağrı oluşumu ile karakterizedir. Subperiostal abse; orbita ile kemik duvar arasındaki subperiostal alanda yani kemiğin zarının altında cerahat birikimi ve buna bağlı olarak göz küresinin absenin aksi istikametine doğru itilmesi ile karakterizedir. Orbital abse; orbita yağ dokusunda cerahat birikimi ve buna bağlı olarak görme zaafiyeti-papilla ödemi-göz hareketlerinin yitimi ile karakterizedir. Orbital komplikasyonlarda genel tedavi prensibi; selülit formlarında yalnız yoğun intravenöz antibiyotik uygulanması, halbuki abse formlarında abse drenajı-paranazal sinüslerdeki kaynağın cerrahi olarak eredike edilmesi yani temizlenmesi ve intravenöz antibiyotik uygulanması şeklindedir. Sinüzitlerde oluşan intrakranyal komplikasyonlar, otitlerde oluşan komplikasyonlarla benzer özellikler taşır. Ancak komplikasyonların oluştuğu bölge öndedir; sinüzit kökenli komplikasyonlar frontal lop ve ilişikli dokularda yerleşir. İntrakranyal komplikasyonlar; menenjit, epidural abse, subdural abse, beyin absesi ve kavernöz sinus trombozudur. İntrakranyal komplikasyonlarda genel tedavi prensibi; yoğun intravenöz antibiyotik uygulanması, ayrıca abse varsa abse drenajı ile sinüslerdeki kaynağın cerrahi olarak eredike edilmesi şeklindedir. Frontal kemik osteomiyeliti, klasik bir osteomiyelit patolojisidir, yani kemiğin kendi dokusunun iltihabıdır. Bu komplikasyon hekimler tarafından Pott puffy tümör olarak da adlandırılır. Frontal kemiğin bulunduğu alın bölgesindeki subperiostal alanda, yani frontal kemiğin zarının altında, cerahat toplandığı dolayısıyla yumuşak bir şişlik oluştuğu için, kabarık anlamına gelen puffy benzetmesi yapılır. Burda da tedavi prensibi; yoğun intravenöz antibiyotik uygulanması, osteomyelit debridmanı yani ölü kemiğin temizlenmesi, abse drenajı ve sinüslerdeki kaynağın cerrahi olarak eredike edilmesi şeklindedir.
|
Fonksiyonel Endoskopik Sinüs Ameliyatı Nedir - Fesc ve Fess Nedir
Endoskopik sinüs ameliyatı, farklı açılı endoskopların yardımı ve bu işe özel hassas aletlerin kullanımı ile, burun içine ve sinüslere yapılan girişimlerin genel tanımlamasıdır. Hekimler bu tekniği fonksiyonel endoskopik sinüs cerrahisi olarak veya kısaltarak baş harfleriyle “FESC” şeklinde de ifade ederler. İngilizce “functional endoscopic sinus surgery” kavramının baş harflerinden oluşan “FESS” ifadesi de kullanılır. Tedaviye dirençli müzmin sinüzit vakalarında endoskopik sinüs ameliyatı; hastalıklı dokuların alınması ve takiben hastalığın yeniden oluşumunu engelleyecek şekilde burun içinin şekillendirilmesi şeklinde uygulanır. Endoskopik sinüs cerrahisi; unsinektomi, maksiller antrostomi, anterior etmoidektomi, frontal sinuzotomi, sfenoidotomi gibi tek sinüsün yalnız bir kısmına yönelik sınırlı cerrahi müdahaleler şeklinde uygulanabildiği gibi, total frontosfenoetmoidektomi şeklinde tüm sinüslere yönelik olarak da uygulanabilir. Endoskopik sinüs cerrahisinde sonucu etkileyen kilit faktörler; yalnız gerekli bölgelere müdahale edilmesi, mukozaların olabildiğince korunması, ağızlaştırmaların doğal drenaj bölgelerine uygulanması ve girişim alanlarında yapışıklık oluşmasının engellenmesidir.
Endoskopik sinüs cerrahisi ilintili yöntemler; patolojik dokuların özel bir cihazın kullanımıyla öğütülerek alındığı mikrodebrider yöntemi, sinüs ağızlarının balonlu bir kateterin şişirilmesiyle genişletildiği balon sinoplasti ve endoskopik sinüs cerrahisinin radyolojik yönlendirme ile uygulandığı navigasyon destekli endoskopidir. Bu ilave yöntemlerin endikasyonları, gereken durumlarda, hekimler tarafından konulur.
Endoskopik sinüs cerrahisi ile kombine ameliyatlar, sıkça uygulanır. Endoskopik sinüs cerrahisi ameliyatları ihtiyaç halinde; deviasyon ameliyatı, alt konka müdahalesi, konka bulloza rezeksiyonu gibi girişimlerle beraber uygulanır.
|
Endoskopik Sinüs Ameliyatı Sırası ve Sonrası Nasıldır
Endoskopik sinüs cerrahisi sırası ve sonrası, hastalar önemli sıkıntılar yaşamazlar. Bu vakalar ameliyatı takiben, duruma göre 4-5 saat sonra veya ertesi gün taburcu edilir. Operasyon sırasında burun içine, sıklıkla, kendi kendine eriyen, antibiyotikli pomad emdirilmiş yumuşak malzemeler yerleştirilir. Bazense ucunda ip bulunan, benzer şekilde antibiyotikli pomad emdirilmiş ancak erimeyen özellikte küçük süngerler yerleştirilir; bu durumda süngerler ertesi gün alınır. Vakalar yara iyileşmesi tamamlanana kadar birkaç hafta boyunca ayaktan pansumanlarla takip edilir. Endoskopik sinüs cerrahisi öncesi ve sonrasında sigara içilmemesinin, girişimin iyi sonuç vermesi açısından önemli olduğu unutulmamalıdır. Müzmin sinüzitlerin, endoskopik sinüs cerrahisinden sonraki uzun dönem iyileşme/sonuç süreçleri ise sinüzitin formuna göre farklılık gösterir. Ancak genel anlamda söylenmesi gereken şudur: Müzmin sinüzitlerde uygulanan endoskopik sinüs cerrahisi ameliyatları, kazanç-risk-kayıp kavramları açısından bir bütün olarak değerlendirildiğinde, ihtiyaç oluşması durumunda, kısmi sonuç alınsa dahi hastanın yaşam kalitesini artıran ve ilave patolojilerin gelişimi olasılığını azaltan girişimlerdir.
Klasik polipsiz kronik sinüzit-ameliyat sonrası süreci, şu özellikleri gösterir: Polipsiz sinüzit, cerrahi girişim sonuçları uzun dönemde oldukça başarılıdır. Sinüs ağzının genişletilmesi şeklinde basit girişimlerden, tüm sinüslerin temizlenmesi şeklinde kapsamlı girişimlere uzanan farklı endoskopik yöntemlerle müdahale edilen bu sinüzitlerin önemli bir bölümünde tam düzelme sağlanır veya ilave tedaviye ihtiyaç göstermiyecek ölçekte sonuç alınır. Vakaların bir bölümünde ise ilave tıbbi tedaviye veya ilave cerrahi müdahaleye ihtiyaç olabilir.
Basit polipli kronik sinüzit-ameliyat sonrası süreci, şu özellikleri gösterir: Basit polipli kronik sinüzitte, cerrahi girişim sonrası uzun dönem sonuçlar, hastalığın natürü nedeniyle değişkendir. Sıklıkla kapsamlı endoskopik yöntemlerle müdahale edilen bu vakalarda, girişimi takiben hastalık kontrol altına alınabilir veya polipler zaman içinde tekrarlayabilir. Polipli kronik sinüzit vakalarının mukozal hiperplazi gelişimine yatkın yapıları ve eozinofil zeminli iltihabi reaksiyonları, radikal tedavi konusundaki zorlukları oluşturur. Vakalar takip edilir ve gereğinde kortizol sprey-tablet tedavisine alınır. Poliplerin tekrarladığı ilaç tedavisine dirençli vakalar ise, tekrar endoskopik sinüs cerrahisine ihtiyaç gösterebilir.
Allerjik fungal kronik sinüzit-ameliyat sonrası süreci, şu özellikleri gösterir: Allerjik fungal sinüzitte, endoskopik olarak mantar döküntülerinin tamamen çıkarılması ve beraberinde atopinin kontrol altına alınması, uzun dönemli başarılı sonuç için şarttır. Bu vakalarda antihistaminik tabletler, kortizollü spreyler-tabletler, lökotrien antagonistleri ve allerji aşıları kullanım ve uygulamaları, sonuçların kalıcılığı ve lezyonların tekrar gelişmesinin önlenmesi açısından çok önemlidir. Lezyonların tekrarlaması durumunda, endoskopik sinüs cerrahisine tekrar ihtiyaç oluşabilir.
|
|
|
|
|
|
Ayrıca Bakınız:
|
- BURUN POLİBİ
|
|
|